19 Mart 2016 Cumartesi

İş Hukukunun Kapsamında Olmayan İşçiler

4857 Sayılı İş Kanunu işçi-işveren ilişkilerini düzenleyen temel kanunlarımızdandır. Kanunun ismi İş Kanunu olsa da tüm işçiler bu kanundan yararlanamamaktadır.

Buna göre İş Kanuna tabi haklardan yararlanamayacak işçiler şunlardır;

  • Deniz ve hava taşıma işlerinde,
  • 50'den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde,
  • Aile ekonomisi sınırları içinde kalan tarımla ilgili her çeşit yapı işleri,
  • Bir ailenin üyeleri ve 3 üncü dereceye kadar (3 üncü derece dahil) hısımları arasında dışardan başka biri
  • katılmayarak evlerde ve el sanatlarının yapıldığı işlerde,
  • Ev hizmetlerinde,
  • (…) çıraklar hakkında,
  • Sporcular hakkında,
  • Rehabilite edilenler hakkında,
  • 507 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Kanununun 2 nci maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde çalışan işçiler.
  • Kanunun 4. maddesinde İstisnalar başlığında hangi iş alanlarında çalışan işçilerin İş Kanunu'na tabi olmadıkları açıkça sayılmıştır. 
  • Konumuz gereği tüm maddeyi saymakla birlikte ESNAF ve SANATKARLARIN YANINDA ÇALIŞAN İŞÇİLERLE ilgili olan maddeden bahsedeceğiz.
  • işçiler işten çıkartıldıktan sonra iş mahkemelerinde kıdem-ihbar tazminatlarını almak için davalar açmaktadırlar ancak İş Kanunu'na tabi olmadıklarını mahkemede dava aşamasında fark etmekte ve işveren tarafına vekalet ücretleri ödemek zorunda kalmakta, harcadıkları dava açma masrafları da boşa gitmektedir.
  • En fazla 3 kişinin çalıştığı işyerinde çalışan ve Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil işyerinde çalışan işçiler (listesi şu sitede görülebilir: http://www.teskomb.org.tr/index.asp?p=70) (507 S.K.)  İş Kanununa tabi olmadıklarından haklarını 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 393-447 aralığındaki maddelerine göre talep etmelidir.
  • Bu işçilerin açacağı davalar iş mahkemelerinde değil asliye hukuk mahkemelerinde görülecektir. Aksi takdirde yanlış mahkemede açılan davalarda görevsizlik kararı verilmektedir. 
  • Borçlar Kanununa tabi olan işçilerin talepleri doğal olarak sınırlı hale gelecektir. Bu hakların neler olduğunu ayrı bir yazımızda açıklayacağız. 19.03.2016

Yazan: AV. MUSTAFA ÖZMEN
Tel: 0507 899 47 48
Adres: Çetinkaya Sk Dumlu İş Hanı 
(Ahmet Şimşek Koleji Yanı) 
Kat:3, D:12 
Kartal/İstanbul

14 Mart 2016 Pazartesi

TÜİK Emsal Ücret Bilgisi Davalarda Doğrudan Kullanılabilecek

İş Mahkemeleri ve Asliye hukuk Mahkemelerindeki davalarda emsal ücret tespiti için TÜİK'e mahkemelerce müzekkereye yazılarak ücret bilgisi sorulmaktaydı. TÜİK'in geliştirdiği emsal ücret bilgi sistemi mahkemelerin ve davanın taraflarının kullanması için devreye sokuldu.
Artık dava açmadan önce bu sistemden bilgiyi alabilecek ve mahkemece kolaylıkla bilginin doğruluğu tespit edilebilecek. 14.03.2016


İlgili resmi yazılar: http://www.istanbulbarosu.org.tr/images/newss/emsalucret032016.pdf

Kazanç Bilgi Sorgulama Sistemi: https://biruni.tuik.gov.tr/medas/kbs.zul

Yazan: AV. MUSTAFA ÖZMEN
Tel: 0507 899 47 48
Adres: Çetinkaya Sk Dumlu İş Hanı 
(Ahmet Şimşek Koleji Yanı) 
Kat:3, D:12 
Kartal/İstanbul

3 Şubat 2016 Çarşamba

15 Yıl-3600 Gün Prim Kuralına Göre Kıdem Tazminatı Almak

  • Bilindiği üzere belirli prim yatırma sürelerine göre emekli olma hakkı kazanılmakta ve yaşlılık aylığı alınabilmektedir. Prim süresini doldurup yaş durumundan emekli olamama durumu veyahut prim süresini doldurduğu halde yaşını doldurmak için çalışmak zorunda kalan işçilerin bu durumu 25.08.1999 Kabul ve 08.09.1999 Yürürlük tarihli 4447 Sayılı Kanun  ile ortadan kaldırılmıştır.
  • Bu tarihte yürürlüğe giren Kanun ile işçilerin prim ödeme süresini doldurup yaş durumunun eksikliği neticesinde kıdem tazminatı alamama durumunu ortadan kalkmıştır. İşçiler artık emeklilik için yaşlarını beklemek amacıyla işten ayrılıp kıdem tazminatlarını alabilmektedirler.

  • 4447 Sayılı Kanunun 45. maddesi şu şekildedir;

Madde 45 – (25/8/1971 tarih ve 1475 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi ile ilgili olup yerine işlenmiştir.)

  • Bu madde doğrultusunda aynı anda 1475 Sayılı İş Kanunu'nun 14.maddesine şu fıkra eklenmiştir;

(Ek: 25/8/1999 - 4447/45 md.) (İşçiler) 506 Sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanunun Geçici 81 inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle, (kıdem tazminatına hak kazanırlar.)

  • 506 Sayılı Kanunun geçici 81.maddesine bakıldığında;

C) (Yeniden düzenleme: 23/5/2002-4759/3 md.)
a)
23.5.2002 tarihinde 15 yıllık sigortalılık süresini kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldurmuş ve 3600 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş bulunanlara istekleri halinde yaşlılık aylığı bağlanır.
b) 23.5.2002 tarihinde (a) bendinde öngörülen şartları yerine getiremeyenlerden bu şartları;

ba) 24.5.2002 ile 23.5.2005 tarihleri arasında yerine getirenler kadın ise 52, erkek ise 56 yaşını doldurmuş olmaları,
bb) 24.5.2005 ile 23.5.2008 tarihleri arasında yerine getirenler kadın ise 54, erkek ise 57 yaşını doldurmuş olmaları,
bc) 24.5.2008 ile 23.5.2011 tarihleri arasında yerine getirenler kadın ise 56, erkek ise 58 yaşını doldurmuş olmaları,
bd) 24.5.2011 tarihinden sonra yerine getiren kadınlar 58, 24.5.2011 ile 23.5.2014 tarihleri arasında yerine getiren erkekler 59 yaşını doldurmuş olmaları,
be) 24.5.2014 tarihinden sonra yerine getiren erkekler 60 yaşını doldurmuş olmaları, Şartı ile yaşlılık aylığından yararlanabilirler.

SONUÇ OLARAK 

  1. 08.09.1999 tarihindeki 4447 Sayılı Kanun ile 08.09.1999 öncesinde ilk sigorta primini yatırarak çalışmaya başlayan ve 15 yıl-3600 gün prim yatıranların emeklilik yaşlarını beklemeden işten ayrılarak kıdem tazminatlarını almalarının imkanı getirilmiştir.
  2. Bu haklarını almak isteyen işçilerin yakınlarındaki bir SGK merkezine giderek bu durumda olduklarını ve bu durum ile ilgili kendilerine resmi kağıt verilmesini talep etmeleri gerekmektedir.
  3. Alınan bu kağıt ile işverene başvurulmalı, işverenin kıdem tazminatı ödemeyi reddetmesi durumunda durumu ispat etmek için noterden ihtarname çekilmelidir.
  4. İhtarname sonrasında da hakkınızın ödenmemesi durumunda İş Mahkemesine kıdem tazminatının tahsili için dava açılması gerekmektedir.
  • Önemli Not: Alınabilecek tazminat son işverenin yanında çalışıldığı süreye göre belirlenecektir. Örneğin 13 sene ilk işvereninizin yanında çalışıp ayrılıp 2 sene başka bir işverenin yanında çalıştıysanız artık hakedeceğiniz kıdem tazminatı tutarı 2 senelik olacaktır. 03/02/2016

Yazan: AV. MUSTAFA ÖZMEN
Tel: 0507 899 47 48
Adres: Çetinkaya Sk Dumlu İş Hanı 
(Ahmet Şimşek Koleji Yanı) 
Kat:3, D:12 
Kartal/İstanbul

5 Ocak 2016 Salı

Kat Mülkiyeti Kanunu Kapsamında Yapılacak Tebligatlarda Usul

Bilindiği üzere apartman ve sitelerde gerçekleşecek olan Kat Malikleri Toplantılarında ve bu toplantıların neticesinde alınan kararlarda çoğunlukla daire sahiplerinin ödeyeceği aidatlar ve ek ödemeler hakkında kararlar alınır. Kat maliklerince tarafımıza sıklıkla gelen şikayetler bu toplantılara katılmadıkları ancak kararların kendilerine iletilmediğidir.

Bu tür toplantılardaki kararlar 3 türlü öğrenilir.


Birinci öğrenme şekli: En basiti olan toplantıya katılmadır.

İkinci öğrenme şekli: Toplantıda alınan kararların posta yoluyla tebliğidir.
Üçüncü öğrenme şekli: Sözlü olarak öğrenme ve kararların gereklerini yerine getirmedir. (Bu hususta ayrı bir makale yazılacaktır)

İkinci öğrenme şekli olan posta yoluyla tebliğ uygulaması apartman yönetimlerinde en çok olanıdır ve Kanun Koyucu Tebligat Kanunu'nda bu öğrenme yoluyla ilgili olarak çok önemli bir düzenleme yapmıştır.

Apartman ve site yönetimlerine dairenizi satın alındıktan sonra adres-telefon bilgilerinizi yazılı olarak bırakmanız büyük önem arz eder. Bunun önemi Tebligat Kanunu'nda vurgulanmıştır.
Buna göre;

-TEBLİGAT KANUNU-
Bağımsız bölüm sahiplerine tebligat: 
Ek Madde 1 – 
  • Kat Mülkiyeti Kanununun uygulandığı hallerde, ortak taşınmazda oturmayan her bağımsız bölüm sahibi, apartman yönetimi ve ortak giderler ile ilgili tebligat yönünden geçerli olmak üzere, Türkiye'de bir adresini yöneticiye yazılı olarak bildirmek zorundadır. 
  • Apartman yönetimi ve ortak giderler ile ilgili tebligatlar bu adrese yapılır.
  • Bağımsız bölüm sahibinin adres bildirmemesi veya yazılı olarak bildirdiği adrese tebligat yapılamaması hallerinde, bundan sonraki bütün tebligatlar, o kişiye ait bağımsız bölümde fiilen oturana yapılır. Tebligatın bir örneği apartman girişinde bulundurulacak ilan tahtasına asılır. Bağımsız bölümde fiilen oturana bu şekilde yapılacak tebligat, bağımsız bölüm sahibine yapılmış sayılır. 
  • (Ek: 19/3/2003-4829/17 md.) Bağımsız bölümde fiilen oturan yoksa ilân tahtasına asılan tebligat örneği bağımsız bölüm sahibine yapılmış sayılır.
Bu kanun düzenlemesinden de anlaşıldığı üzere esasen site ve apartman yönetiminin tebliğe yarar adresi olmayan borçlusuna ulaşma için bir imkanı da bulunmadığını gözeten Kanun Koyucu bir kolaylık, bir çözüm yolu getirmiştir.

Esasen tebliğ olsun ya da olmasın daire sahibinin ve kiracısının aidatlardan olan sorumluluğu her hal ve şartta devam eder çünkü daireyi kullanan veya dairenin sahibi olan kişinin apartman-sitede görülen hizmetlerin bir ücret bedeli olduğunu, bedava yapılmadığını bilmektedir. Bundan dolayı da tebligatı tebliğ almadığı iddiasıyla aidat borcunu ödemeyen kat maliki, kiracı vs. daireden sürekli faydalanan kişiden bu aidat borcu icra takibi yoluyla alınabilir niteliktedir. 05/01/2016


Yazan: AV. MUSTAFA ÖZMEN
Tel: 0507 899 47 48
Adres: Çetinkaya Sk Dumlu İş Hanı 
(Ahmet Şimşek Koleji Yanı) 
Kat:3, D:12 
Kartal/İstanbul

31 Aralık 2015 Perşembe

Yanlış Banka Hesabına Yollanan Paranın Hukuken Geri Alınması

Yanlış hesaba havale yapma, yanlış hesaba eft yapma, yanlış hesaba para yatırma, kısacası yanlış bir banka hesabına paranın bir şekilde geçmesi sıkça yapılan bir hatadır. İnsanlar fark ettikleri an bankalara paralarını geri almak için başvurmaktalar ancak ne kadar hızlı başvurursanız vurun bankalar tarafından bu paranın iadesi tarafınıza pek kolay şekilde yapılmamaktadır.
Bankalar sizin yatırdığınız paranın başka bir müşterilerinin hesabına geçmesinde sadece aracılık eden kurumlardır. Bankaların bu para transferindeki rolleri eski devirde para taşıyan bir posta arabasından farksızdır, sizin muhatabınız hukuken parayı havale ettiğiniz hesabın sahibidir.

Bankalara yapılan başvurularda bankaların hiçbir şekilde para iadesi yapmadığı görülür keza Bankacılık Kanunu'na göre bankanın sizin kendinize ait olduğunu iddia ettiğiniz parayı sözünüze güvenerek size teslim etmesi ileride yanlış paranın havale edildiği banka hesabının sahibine karşı bankayı sorumlu yapar. Hukuken bir paranın el değiştirmesinde para en son kimin elindeyse paranın zilyeti de o olur, zilyet haksız şekilde parayı elinde tutsa da bunu ispat edemezseniz parayı iade alamazsınız.(bkz:zilyetlik kavramı) Bankanın parayı iade etmemesi bu kısa açıklamamızdan da anlaşıldığı üzere hukukidir.

Bankanın müşterisinin hesabına parayı yatırdınız ancak yanlış hesabın sahibinin isim bilgisine de ulaşamamaktasınız. Keza dekontun üstünde şu şekilde bir isim yazıyor: (örnek: *****FA ***EN) ve siz bu ismin kim olduğunu da bilemiyorsunuz. Bu husus banka tarafından müşteri sırrı olarak nitelenir ve size müşterinin ismi verilmez. Bu durumda paranızı ismine dahi ulaşamadığınız birine vermiş oluyorsunuz.

Peki bu çıkmaz nasıl açılabilir? İsmini bile bilmediğiniz bir müşteriden paranızı geri almak o kadar da kolay olmayacaktır. Öncelikle bu durumun çözümünün oldukça karmaşık ve meşakkatli olduğunu belirtelim. Hukuken sebepsiz zenginleşme bu olayın kilididir. Ancak bu kilidi açacak anahtar olan müşteri ismi bile elinizde yoktur. Söz konusu durum avukatlık marifetiyle çözülebilecek bir hukuki problemdir, dava yoluna gitmeden, yine hukuk içinde yapılacak bir takım faaliyetlerle paranın en kısa yoldan iadesi sağlanabilmektedir. Bu durumun çözümü için avukatınıza ulaşabilirsiniz. 31.12.2015

Yazan: AV. MUSTAFA ÖZMEN
Tel: 0507 899 47 48
Adres: Çetinkaya Sk Dumlu İş Hanı 
(Ahmet Şimşek Koleji Yanı) 
Kat:3, D:12 
Kartal/İstanbul

25 Aralık 2015 Cuma

Ayışığı Vadi Evleri Sitesi Banka Hesap Numaraları

Ayışığı Vadi Evleri Site Yönetiminin Banka Hesap Bilgileri:
Hesap Sahibi: AYIŞIĞI VADİ EVLERİ SİTE YÖNETİMİ
Banka/Şube: Akbank/Avcılar Şubesi(426)
Hesap No: 188901
IBAN: TR40 0004 6004 2688 8000 1889 01

Site Telefon numarası: 0212 852 53 32
(MUHASEBE SORUMLUSU: JÜLİDE HANIM)


Yazan: AV. MUSTAFA ÖZMEN
Tel: 0507 899 47 48
Adres: Çetinkaya Sk Dumlu İş Hanı 
(Ahmet Şimşek Koleji Yanı) 
Kat:3, D:12 
Kartal/İstanbul

24 Aralık 2015 Perşembe

Kat Mülkiyeti Kanunu'na Göre Aidatlardan Kim Sorumludur?

KMK Gereği Genel Sorumluluk
634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu incelendiğinde bu Kanunun esasen kat maliklerinin hak ve yükümlülüklerini ortaya koymak için oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Çünkü neredeyse tüm maddelerde kat maliklerinin sorumlulukları vurgulanmaktadır. Fakat Kanunun bir maddesi var ki bu madde ile kimlerin sorumlu oldukları net şekilde ortaya konulmuştur. 
  • KMK 18. maddesine göre:
  • Bu kanunda kat maliklerinin borçlarına dair olan hükümler, bağımsız bölümlerdeki kiracılara ve oturma (Sükna) hakkı sahiplerine veya bu bölümlerden herhangi bir suretle devamlı olarak faydalananlara da uygulanır.
  • Bu borçları yerine getirmeyenler kat malikleriyle birlikte, müteselsil olarak sorumlu olur.
Kanunun düzenlemesinden de anlaşıldığı üzere kat malikleri, kiracı ve her ne adla olursa olsun daireden devam faydalananlar kat maliki ile aynı sorumluluklara sahiptirler.

Peki aidatlardan kim sorumludur?
Ülkemizde aidat olarak adlandırılan, KMK diliyle gider avansından kural olarak kat maliki sorumludur. Bununla birlikte KMK 22. maddesinde kat maliki dışında kimlerin sorumlu olacağı açıklanmıştır.
  • KMK 22. maddesine göre:
  • Bağımsız bölümdeki kiracı, oturma (sükna) hakkına veya başka bir sebebe dayanarak devamlı bir şekilde faydalananlar da kat maliki gibi sorumludur. 
  • Kiracının sorumluluğu ödemekle yükümlü olduğu kira miktarı ile sınırlı olup, yaptığı ödeme kira borcundan düşülür.
Kanunun düzenlemesini açmak gerekirse; Kiracı, oturma hakkı sahibi ve her ne sebeple olursa olsun daireden sürekli faydalanan kişi aidattan ev sahibi gibi sorumludur.

Apartman yöneticisi esasen kiracıdan aidatın tamamını isteyebilir keza apartman yönetimine karşı kiracı ev sahibi gibi sorumludur. Apartman yöneticisi aidatını ödemeyen kiracıya karşı yönetici her türlü hukuksal yaptırımda da bulunabilir.

Ev sahibinin bu noktada dikkat etmesi gereken husus kiracı ile yazılı bir kira sözleşmesi yapması ve bu sözleşmede "apartmanın genel gider, yakacak, su, elektrik ve aidat borçlarından kiracı sorumludur" denilmesidir. Kırtasiyelerde satılan ve internette kolaylıkla bulunabilen matbu kira sözleşmelerinde genellikle bu husus yazmaktadır.

Uygulamada sorumluluğunu yerine getirmeyip aidat borcunu ödemeyen kiracının borcunun tamamı daire sahibinden tahsil olunmaktadır. Kiracının ödemediği aidat borcunu ödeyen ev sahibi ise kiracıya karşı elindeki kira sözleşmesine dayanarak icra takibi gerçekleştirerek kiracı için ödemiş olduğu parayı iade alabilmekte ve kiracının aidat ödeme yükümlülüğü ortadan kalkmamaktadır.

Yargıtay içtihatlarına göre daireden herhangi bir şekilde sürekli faydalanan bir kişinin varlığı yöneticinin aidat tahsili için yeterli sebeptir. Örnek olarak ev sahibinin eşi daireden sürekli şekilde faydalanıyorsa ev sahibi AHMET BEY olsa bile EŞİ FATMA HANIM dan söz konusu aidat alınabilir, aynı şekilde kiracı MEHMET BEY borcunu ödemese de OĞLU ALİ BEY söz konusu dairede devamlı suretle faydalanıyor, yaşıyor ise yönetici pekala ALİ BEY'den de aidat tahsilatı yapabilir. Bu hususun dayanağı şüphesiz ki KMK 22. maddesindeki devamlı şekilde faydalanma kıstasıdır.

Yazan: AV. MUSTAFA ÖZMEN
Tel: 0507 899 47 48
Adres: Çetinkaya Sk Dumlu İş Hanı 
(Ahmet Şimşek Koleji Yanı) 
Kat:3, D:12 
Kartal/İstanbul